23 Nisan 2009

"Bak Şu Aynaya"







“Bak Şu Aynaya”

Astroloji ile biraz ilgilenenler bilirler; bir kişiye ait astroloji haritası çıkarmak için bir takım hesaplamalar yapılır ve ardından tamamen o kişiye ait olan özel bir harita çıkarılır. Bu haritanın içinde bize hayatımızın oniki alanını gösteren bölümler yer alır. Bu bölümlerde yerleşmiş gezegenler ve burçlar ise, hayatımızın bu alanlarında ne tür olaylarla uğraşacağımızı; yaşayabileceğimiz zorlukları ve kolaylıkları gösterir. Bu alanların anlaşılması için her birinin “ ilişkiler, aile, kariyer…” gibi kilit isimleri vardır.

Genellikle yaşadığımız zorlukların hep dışarıdan kaynaklı olduğunu düşünürüz. İş ile ilgili bir problem yaşadığımızda, işi değiştirmeyi düşünür ya da işimiz hakkında yakınmaya başlarız. Ya da ilişkide olduğumuz insanla yaşadığımız zorluklar olduğunda, hemen karşı taraf hakkında şikâyetlerde bulunuruz.

Oysa astroloji haritamızda tespit edilebilen bu avantajlar ya da zorlukların bizim haritamıza ait özel durumlar olması, bunların kaynağının kendimiz olduğunu gösterir. Bir harita kime aitse, onu anlatır. Bu özellikler tamamen harita sahibine aittir. Dış dünya ise, haritasındaki özellikleri ona yansıtmaktan başka bir şey yapmaz.

Yaşadığımız problem her ne olursa olsun, onu çözmek için önce kendimizi mercek altına almamız; önce kendi davranışımızı, hareketimizi, aktardığımız sözleri gözden geçirmemiz gerekir. Dışımızda gelişiyor sandığımız ve bizimle ilişki içinde olan her durum, kendi davranışımızın bize geri yansımasından başka bir şey değildir.

Haritamızdaki zorluklar, bizim hayatımız boyunca kendimizde geliştirmemiz ve düzeltmemiz gereken alanlardır. Haritamızın gösterdiği kolaylıklar ise, sahip olduğumuz ödüllerdir.

Diyelim ki, ilişkiler evi olan 7. evde zorluklar işaret ediliyorsa, yaşadığımız zorlukların asıl kaynağı kendimiz oluruz. Partner değiştirmek ya da partnerin davranışlarını değiştirmeye çalışmak, haritada gösterilen bu sorunun ortadan kalkmasına sebep olmayacaktır. Bu alandaki bir problemin üstesinden gelmek için öncelikle kendi davranışlarımızı, düşüncelerimizi ve beklentilerimizi sorgulamalıyız. Sadece dışarıyı değiştirmek, hayatımızın o alanında hep aynı zorlukları, kısır döngü halinde, tekrar tekrar yaşamamıza sebep olacaktır.

Değişim yaratmak istediğimiz alan ne olursa olsun, değişimin merkezine kendimizi yerleştirmeliyiz.

İlişkimizden şikayetçiysek, nasıl bir partner olduğumuzu; komşularımızdan şikayetçiysek, kendimizin nasıl bir komşu olduğunu gözden geçirmeliyiz. Kendi hatalarımızı tespit etmeli ve onları değiştirmeye çalışmalıyız. Bunu yaptığımızda, evren zaten bize hak ettiğimiz şartları sağlayacaktır.

Hayatımızda yaşadığımız tüm olayları kendimiz çağırırız. Huzurlu ve mutlu bir hayat sürmek istiyorsak, çevremize huzur veren, mutluluk saçan bir insan olmayı öğrenmeliyiz. Ancak böyle davranırsak, dışarıdan alacağımız etkileşimler bizi huzurlu ve mutlu kılacaktır.

Yaşamızdaki her insan, her durum bize ayna olmak için hayatımıza girmiştir. Onların her biri, bize iyi ve kötü yanlarımızı; başarı ve başarısızlıklarımızı gösterir. Yaşadığımız zorlukları ortadan kaldırabilmek için önce kendimizi inceleyip, kendimizde değişiklikler uygulamalıyız. İşte o zaman, her zaman bize kendimizi yansıtan, aynalarımızdaki görüntülerin de değiştiğini görürüz.

İlhan İrem’in “Bak şu Aynaya” şarkısında söylediği gibi;

“Anlayacaksın sorunların yalnız sende çözüldüğünü,

Anlayacaksın ağlayınca yalnız senin üzüldüğünü

Şöyle gülümse, kalk yüzünü yıka,

Sonra neşeyle, bak şu aynaya…”

Yurdahal

23.04.2009, Bostancı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkürler!

www.astroistanbul.com