01 Nisan 2009

Astrolojinin Bana Öğrettikleri


Astrolojinin Bana Öğrettikleri
Geçenlerde bir arkadaşımla sohbet ediyordum. Arkadaşım astroloji ile ilgilenen biri değil. Benim astroloji ile ne kadar alakalı olduğumu bilmesine rağmen, benimle astroloji konularına hiçbir zaman girmeyen biri. Taa ki geçen günkü sohbetimize kadar… Bana astrolojinin tam olarak ne olduğunu, bu konunun beni neden bu kadar içine çektiğini, ne öğrendiğimi sordu. Ona, bu sorunun cevabını vermem çok zor ve bana göre kısa ve yetersiz oldu. Zihnime bombardıman eden düşünceleri, o an dile dökmem imkânsızdı. Ama sağ olsun bu konu üzerinde düşünmeme sebep oldu kendisi. Aklımdan geçenleri burada yazıya dökmeye çalıştım elimden geldiğince:


Astroloji insana insanı öğretiyor. Hiç kimsenin kimseye benzemediğini, yaratılmış her canlının bu evrende tek olduğunu öğretiyor. Bu geniş yelpazenin içinde iyinin, kötünün; siyahın, beyazın, ahlaklının, ahlaksızın vs. ( ki bu başlıkların altını her birimiz farklı doldururuz) olması gerektiğini ve bunu olduğu gibi kabul etmemiz gerektiğini öğretiyor. Beklentilerimizin tamamen kendimize ait olduğunu ve beklentilerimize de, sadece kendi elimizdeki anahtar destesinde bulunan, anahtarlarımızın uyduğu, kapıları açarak ulaşabileceğimizi öğretiyor.


Astroloji ile ilgilenen insan, gördüğü her farklı doğum haritası ile beraber gelişir. Arkadaşım Asude’nin dediği gibi her harita aslında bize, kendimize ayna olur. Astroloji ile ilgilenen herkes aslında önce kendini bulmayı amaçlar. Kendini, kendi haritasında, başkalarının haritasında arar durur. Yine Asude demişti, başkalarının haritasında gördüğümüz, onlara ait özellikler, bizim sınırlarımızı belirler diye. Bu kadar çeşitlilik Tanrı sevgisini artırır içimizde. Onun yarattıklarına verdiği mükemmelliği öğrenirsiniz. Bu sayede her insanın sevgiyi hak ettiğini, asla yargılanmaması gerektiğini öğrenirsiniz.


Astroloji sabrı, azmi, iğneyle tünel kazmayı öğretir. Tam tünelin dibinde ışık gördüğünüzü sandığınızda, aslında onun bir yanılsama olduğunu anlar ve kazmaya devam edersiniz. Astroloji öğrenme yolu bir yıl diye başlar, derken 2 , 3 , 4 , 5 yıl diye sürüp gider ve bir gün saymayı bırakırsınız. Emeğinizi ortaya koyar ve daha fazla, daha fazla öğrenmeye çalışırsınız.


Emeğin ne demek olduğunu öğretir astroloji, severek isteyerek emek vermenin ne demek olduğunu… Böylece başkalarının emeklerine saygı duymayı da öğretir. Ahlaklı, erdemli olmayı öğretir. Ahlaklı olamayanlara, emeğe saygı duymayı bilmeyenlere karşı hoşgörülü olmayı da öğretir. Onların da sadece birer kul olduğunu ve içinde bulundukları anda, ne yaparlarsa yapsınlar kendilerini en iyi şekilde tezahür ettirdiklerini anlamayı öğretir.


Astrolojiden bir kaç satır bile bazen yılların anlatamayacağını anlatıverir. Birkaç ay öncesine kadar internette yazılarımın kopyalandığını, paylaştığım bazı bilgilerin internette minik değişikliklerle kullanıldığını gördüğümde, yazılarımın gardiyanlığını yapar ve hemen gerekli yerlere uyarı mailleri yollardım. Bazen yazılarım aleni kullanılır, bazen ise normal yollarla ulaşılması engellenen alengirli internet yöntemleri kullanılırdı. Sürekli sinirlenir ve bunu engellemenin bir yolunu bulmaya çalışırdım.


İşte tam bu dönemde, Martin Schulman’ın “Karmic Astrology” serisinin 4. Kitabında Merkür’ü anlatan bölüm öğretmenim oldu. Bana bambaşka bir bakış açısı verdi. Şimdi o bölümü elimden geldiğince tercüme ederek size burada aktarmak istiyorum:


(Karmic Astrology 4 –The Karma of the Now; sayfa 79-80’den bölümler)


“ …Haritasındaki Merkür’ü doğru kullanamayan insan birçok yöne dağılma eğilimindedir, bu durum ise onun “an”da kalma duygusunu çalmaktadır. Oysa Merkür açık ve doğrudan olma özelliğine sahiptir ve bu sayede düşünceleri “şimdiki zaman” içinde tam olarak anlatır ve başkalarının, onun fikirlerini açık ve net olarak anlamasını sağlar…


… İletişimin gezegeni olan Merkür bize şu önemli mesajı verir; Kelimeler bir kere konuşulduktan sonra, artık konuşana ait değildir. Düşünce “şimdiki zaman”da /”an”da oluşmuştur ve başkalarına aktarılmıştır. Eğer kişi, düşüncelerini bir kere ifade ettikten sonra, onları sıkı sıkıya tutmaya çalışırsa, kendini otomatikman başka bir insanın bilinci yerine koyar. Böylece kişi, en ince, en hızlı yolla kendi “an”ını kaybeder. Çünkü o, düşüncesinin nasıl anlaşıldığını ya da anlaşılıp anlaşılmadığını anlamak için, başkasının ruhunda düşüncelerini takip etmektedir. Kişi, eğer, bir kere ifade ettikten sonra, artık o düşüncenin sahibi olmadığını anladığında, eski düşünce ve fikirleri zihninden göndererek, yeni düşünce ve fikirlere yer açar.”


Yukarıdaki paragraf, yazılarımın gardiyanlığını yapmak uğruna, kendi zihnimi de hapishanede tuttuğumu gösterdi. Aslında bilgi özgürdü. Martin Schulman'ın bu satırlarını okuyan astroloji yolcusu, ağzından çıkmış lafın, parmaklarından kaleme dökülmüş yazının peşini kovalamamalıydı.


Ben de internette yazılarımın peşini bıraktım ve şöyle düşündüm;
Ben, benim yazılarımı kullanan kişilerle bir şekilde aynı yoldayım (astroloji yolunda), bir gün onlar da bu yolda ilerlemeye başladıklarında,öyle bilgilerle karşılaşabilirler ki, benim gibi takkelerini önüne alıp düşünmek ve kendine çeki düzen vermek zorunda kalırlar.

Astroloji benim yol göstericim, öğretmenim; yolu astrolojiden geçen herkesin onu kişisel öğretmeni olarak görmesini arzu ederim.


Sevgilerimle
Yurdahal 01.04.2009 saat 00:13 Bostancı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkürler!

www.astroistanbul.com