23 Nisan 2009

Kâse’nin Totemi: Yunus, Yüzücü


Kâse’nin Totemi: Yunus, Yüzücü

Sevgili Arkadaşlar;

Bugün fırsat buldum ve "Şifacı'nın Yolu" destesinden yeni bir kart seçtim. Umarım okurken sizler de benim kadar keyif alır ve üzerinde düşünme fırsatı bulabilirsiniz.




İşte bu haftanın kartı:


Şifacının Yolu


Kâse’nin Totemi: Yunus, Yüzücü


Kartın Duası :

Benim yolum doğru ve ben açık sözlüyüm. Gerçekleri nasıl tanıyorsam, öyle ifade ediyorum. Ben burada sadece teselli etmek için değil; aynı zamanda başkalarına, kendilerini yükseltmek için kullanabilecekleri araçlar sunmaya geldim. Onlara vereceğim fikirler, onların hem zihnini, hem bedenini, hem de kalbini acılarından kurtaracak. Benim hayatım, dünya üzerinde yaşayan canlılar için uyum ve denge örneği olacak. Ey büyük Ruh! Her zaman bir üst seviyeye ulaşmak için çabalayacak; senin huzurunda, şu an yaşamam gereken herşeyi yaşayacağım. Ben barış yolundaki savaşçı olacağım. Benim ruhum kusursuz olmalı.



Kartın Öğretisi: Yüzücülerden öğren. Yunusları, balinaları düşün. Onların sabır dolu, kalıcı sevgilerini düşün. Bir deniz ya da nehir kenarına git. Sakin bir gölün kenarında otur. Ulu Ana’nın kollarında yattığını ve dalgalanan sevgi okyanusu ile çevrelendiğini imgele.


Ruhunu boşalt. Zihninden, balıkların ışıltılıları, midyelerin yumuşak renkleri, su altı kayalıklarının canlı renkleri aksın. Suyun sesini, suda yaşayan canlıların sesini dinle. İçinin nasıl temizlendiğini hisset. Tüm tıkanıklıkların çözüldüğünü, engellerin dağıldığını hisset. Tüm dostluklarını, suçluluk duygusundan arındır. Serbest bırak…


Ağırlıklarından kurtulan bedeninin hafifliğini hisset. Süzülmeye devam et. Sevgi sularının içinde daha derinlere dal. Güneş ışınlarının sudaki parlak yansımalarını seyret. Taa ki seni başka sihirli bir dünyaya geçmeni sağlayana dek, yansımaları seyret. Dalgalarla oyunlar oyna. Evrendeki herşeyin senin hayatınla bağlantıda olduğunu anla.


Bir balık ol. Su elementi ile bütün ol. Sevgi dalgalarının gel gitleri arasında kendini mutlu hisset. Hayatın bir su kaynağı olduğunu ve bu kaynağın seni durmaksızın beslediğini anla ve bu anlayışla yaşamayı öğren. Şimdi ve burada huzurlu ol.


Sevgiler

Yurdahal

23.04.2009, Bostancı

"Bak Şu Aynaya"







“Bak Şu Aynaya”

Astroloji ile biraz ilgilenenler bilirler; bir kişiye ait astroloji haritası çıkarmak için bir takım hesaplamalar yapılır ve ardından tamamen o kişiye ait olan özel bir harita çıkarılır. Bu haritanın içinde bize hayatımızın oniki alanını gösteren bölümler yer alır. Bu bölümlerde yerleşmiş gezegenler ve burçlar ise, hayatımızın bu alanlarında ne tür olaylarla uğraşacağımızı; yaşayabileceğimiz zorlukları ve kolaylıkları gösterir. Bu alanların anlaşılması için her birinin “ ilişkiler, aile, kariyer…” gibi kilit isimleri vardır.

Genellikle yaşadığımız zorlukların hep dışarıdan kaynaklı olduğunu düşünürüz. İş ile ilgili bir problem yaşadığımızda, işi değiştirmeyi düşünür ya da işimiz hakkında yakınmaya başlarız. Ya da ilişkide olduğumuz insanla yaşadığımız zorluklar olduğunda, hemen karşı taraf hakkında şikâyetlerde bulunuruz.

Oysa astroloji haritamızda tespit edilebilen bu avantajlar ya da zorlukların bizim haritamıza ait özel durumlar olması, bunların kaynağının kendimiz olduğunu gösterir. Bir harita kime aitse, onu anlatır. Bu özellikler tamamen harita sahibine aittir. Dış dünya ise, haritasındaki özellikleri ona yansıtmaktan başka bir şey yapmaz.

Yaşadığımız problem her ne olursa olsun, onu çözmek için önce kendimizi mercek altına almamız; önce kendi davranışımızı, hareketimizi, aktardığımız sözleri gözden geçirmemiz gerekir. Dışımızda gelişiyor sandığımız ve bizimle ilişki içinde olan her durum, kendi davranışımızın bize geri yansımasından başka bir şey değildir.

Haritamızdaki zorluklar, bizim hayatımız boyunca kendimizde geliştirmemiz ve düzeltmemiz gereken alanlardır. Haritamızın gösterdiği kolaylıklar ise, sahip olduğumuz ödüllerdir.

Diyelim ki, ilişkiler evi olan 7. evde zorluklar işaret ediliyorsa, yaşadığımız zorlukların asıl kaynağı kendimiz oluruz. Partner değiştirmek ya da partnerin davranışlarını değiştirmeye çalışmak, haritada gösterilen bu sorunun ortadan kalkmasına sebep olmayacaktır. Bu alandaki bir problemin üstesinden gelmek için öncelikle kendi davranışlarımızı, düşüncelerimizi ve beklentilerimizi sorgulamalıyız. Sadece dışarıyı değiştirmek, hayatımızın o alanında hep aynı zorlukları, kısır döngü halinde, tekrar tekrar yaşamamıza sebep olacaktır.

Değişim yaratmak istediğimiz alan ne olursa olsun, değişimin merkezine kendimizi yerleştirmeliyiz.

İlişkimizden şikayetçiysek, nasıl bir partner olduğumuzu; komşularımızdan şikayetçiysek, kendimizin nasıl bir komşu olduğunu gözden geçirmeliyiz. Kendi hatalarımızı tespit etmeli ve onları değiştirmeye çalışmalıyız. Bunu yaptığımızda, evren zaten bize hak ettiğimiz şartları sağlayacaktır.

Hayatımızda yaşadığımız tüm olayları kendimiz çağırırız. Huzurlu ve mutlu bir hayat sürmek istiyorsak, çevremize huzur veren, mutluluk saçan bir insan olmayı öğrenmeliyiz. Ancak böyle davranırsak, dışarıdan alacağımız etkileşimler bizi huzurlu ve mutlu kılacaktır.

Yaşamızdaki her insan, her durum bize ayna olmak için hayatımıza girmiştir. Onların her biri, bize iyi ve kötü yanlarımızı; başarı ve başarısızlıklarımızı gösterir. Yaşadığımız zorlukları ortadan kaldırabilmek için önce kendimizi inceleyip, kendimizde değişiklikler uygulamalıyız. İşte o zaman, her zaman bize kendimizi yansıtan, aynalarımızdaki görüntülerin de değiştiğini görürüz.

İlhan İrem’in “Bak şu Aynaya” şarkısında söylediği gibi;

“Anlayacaksın sorunların yalnız sende çözüldüğünü,

Anlayacaksın ağlayınca yalnız senin üzüldüğünü

Şöyle gülümse, kalk yüzünü yıka,

Sonra neşeyle, bak şu aynaya…”

Yurdahal

23.04.2009, Bostancı

01 Nisan 2009

Astrolojinin Bana Öğrettikleri


Astrolojinin Bana Öğrettikleri
Geçenlerde bir arkadaşımla sohbet ediyordum. Arkadaşım astroloji ile ilgilenen biri değil. Benim astroloji ile ne kadar alakalı olduğumu bilmesine rağmen, benimle astroloji konularına hiçbir zaman girmeyen biri. Taa ki geçen günkü sohbetimize kadar… Bana astrolojinin tam olarak ne olduğunu, bu konunun beni neden bu kadar içine çektiğini, ne öğrendiğimi sordu. Ona, bu sorunun cevabını vermem çok zor ve bana göre kısa ve yetersiz oldu. Zihnime bombardıman eden düşünceleri, o an dile dökmem imkânsızdı. Ama sağ olsun bu konu üzerinde düşünmeme sebep oldu kendisi. Aklımdan geçenleri burada yazıya dökmeye çalıştım elimden geldiğince:


Astroloji insana insanı öğretiyor. Hiç kimsenin kimseye benzemediğini, yaratılmış her canlının bu evrende tek olduğunu öğretiyor. Bu geniş yelpazenin içinde iyinin, kötünün; siyahın, beyazın, ahlaklının, ahlaksızın vs. ( ki bu başlıkların altını her birimiz farklı doldururuz) olması gerektiğini ve bunu olduğu gibi kabul etmemiz gerektiğini öğretiyor. Beklentilerimizin tamamen kendimize ait olduğunu ve beklentilerimize de, sadece kendi elimizdeki anahtar destesinde bulunan, anahtarlarımızın uyduğu, kapıları açarak ulaşabileceğimizi öğretiyor.


Astroloji ile ilgilenen insan, gördüğü her farklı doğum haritası ile beraber gelişir. Arkadaşım Asude’nin dediği gibi her harita aslında bize, kendimize ayna olur. Astroloji ile ilgilenen herkes aslında önce kendini bulmayı amaçlar. Kendini, kendi haritasında, başkalarının haritasında arar durur. Yine Asude demişti, başkalarının haritasında gördüğümüz, onlara ait özellikler, bizim sınırlarımızı belirler diye. Bu kadar çeşitlilik Tanrı sevgisini artırır içimizde. Onun yarattıklarına verdiği mükemmelliği öğrenirsiniz. Bu sayede her insanın sevgiyi hak ettiğini, asla yargılanmaması gerektiğini öğrenirsiniz.


Astroloji sabrı, azmi, iğneyle tünel kazmayı öğretir. Tam tünelin dibinde ışık gördüğünüzü sandığınızda, aslında onun bir yanılsama olduğunu anlar ve kazmaya devam edersiniz. Astroloji öğrenme yolu bir yıl diye başlar, derken 2 , 3 , 4 , 5 yıl diye sürüp gider ve bir gün saymayı bırakırsınız. Emeğinizi ortaya koyar ve daha fazla, daha fazla öğrenmeye çalışırsınız.


Emeğin ne demek olduğunu öğretir astroloji, severek isteyerek emek vermenin ne demek olduğunu… Böylece başkalarının emeklerine saygı duymayı da öğretir. Ahlaklı, erdemli olmayı öğretir. Ahlaklı olamayanlara, emeğe saygı duymayı bilmeyenlere karşı hoşgörülü olmayı da öğretir. Onların da sadece birer kul olduğunu ve içinde bulundukları anda, ne yaparlarsa yapsınlar kendilerini en iyi şekilde tezahür ettirdiklerini anlamayı öğretir.


Astrolojiden bir kaç satır bile bazen yılların anlatamayacağını anlatıverir. Birkaç ay öncesine kadar internette yazılarımın kopyalandığını, paylaştığım bazı bilgilerin internette minik değişikliklerle kullanıldığını gördüğümde, yazılarımın gardiyanlığını yapar ve hemen gerekli yerlere uyarı mailleri yollardım. Bazen yazılarım aleni kullanılır, bazen ise normal yollarla ulaşılması engellenen alengirli internet yöntemleri kullanılırdı. Sürekli sinirlenir ve bunu engellemenin bir yolunu bulmaya çalışırdım.


İşte tam bu dönemde, Martin Schulman’ın “Karmic Astrology” serisinin 4. Kitabında Merkür’ü anlatan bölüm öğretmenim oldu. Bana bambaşka bir bakış açısı verdi. Şimdi o bölümü elimden geldiğince tercüme ederek size burada aktarmak istiyorum:


(Karmic Astrology 4 –The Karma of the Now; sayfa 79-80’den bölümler)


“ …Haritasındaki Merkür’ü doğru kullanamayan insan birçok yöne dağılma eğilimindedir, bu durum ise onun “an”da kalma duygusunu çalmaktadır. Oysa Merkür açık ve doğrudan olma özelliğine sahiptir ve bu sayede düşünceleri “şimdiki zaman” içinde tam olarak anlatır ve başkalarının, onun fikirlerini açık ve net olarak anlamasını sağlar…


… İletişimin gezegeni olan Merkür bize şu önemli mesajı verir; Kelimeler bir kere konuşulduktan sonra, artık konuşana ait değildir. Düşünce “şimdiki zaman”da /”an”da oluşmuştur ve başkalarına aktarılmıştır. Eğer kişi, düşüncelerini bir kere ifade ettikten sonra, onları sıkı sıkıya tutmaya çalışırsa, kendini otomatikman başka bir insanın bilinci yerine koyar. Böylece kişi, en ince, en hızlı yolla kendi “an”ını kaybeder. Çünkü o, düşüncesinin nasıl anlaşıldığını ya da anlaşılıp anlaşılmadığını anlamak için, başkasının ruhunda düşüncelerini takip etmektedir. Kişi, eğer, bir kere ifade ettikten sonra, artık o düşüncenin sahibi olmadığını anladığında, eski düşünce ve fikirleri zihninden göndererek, yeni düşünce ve fikirlere yer açar.”


Yukarıdaki paragraf, yazılarımın gardiyanlığını yapmak uğruna, kendi zihnimi de hapishanede tuttuğumu gösterdi. Aslında bilgi özgürdü. Martin Schulman'ın bu satırlarını okuyan astroloji yolcusu, ağzından çıkmış lafın, parmaklarından kaleme dökülmüş yazının peşini kovalamamalıydı.


Ben de internette yazılarımın peşini bıraktım ve şöyle düşündüm;
Ben, benim yazılarımı kullanan kişilerle bir şekilde aynı yoldayım (astroloji yolunda), bir gün onlar da bu yolda ilerlemeye başladıklarında,öyle bilgilerle karşılaşabilirler ki, benim gibi takkelerini önüne alıp düşünmek ve kendine çeki düzen vermek zorunda kalırlar.

Astroloji benim yol göstericim, öğretmenim; yolu astrolojiden geçen herkesin onu kişisel öğretmeni olarak görmesini arzu ederim.


Sevgilerimle
Yurdahal 01.04.2009 saat 00:13 Bostancı